NÖRAL ATEŞLEYİCİLER VE YANGIN SÖNDÜRÜCÜLER

17.09.2021
562
<strong>NÖRAL ATEŞLEYİCİLER VE YANGIN SÖNDÜRÜCÜLER</strong>

Sürekli kaçmaya ve kurtulmaya çalışmanın kendisi bir sorun yaratıyor olabilir mi?

Hayat sıkıntı veren ve rahatsız hissettiren deneyimle başlar. Başlar dedim çünkü, doğum bir bebek için “güvenli alandan” çıkışla birlikte “hayatta kalma becerileri” geliştirmeyi gerektiren bir dünyaya adım atmaktır. Ancak, insan hayatta kalmayı nesilden nesile aktarılan bilgi sayesinde bilmekte, buna doğrudan eğilim göstermektedir. Evrimsel süreçte hayatta kalmak savaşmayı ya da kaçmayı gerektirmiş ve bu beceriler bizlerde kodlanmıştır. Aniden yağmur yağdığında ağacın altına saklanabilir, ıslanmaktan kurtulabiliriz. Ancak, iç dünyamızın getirdiği sıkıntılı hislerden ve olumsuz duygu durumundan kurtulmak bu denli kolay olmayabilir. İnsan, yine belirsizlik ve bilinmezlikten kaçmak için bildiği yolu tercih edeceğini düşünürsek, olumsuz bir duygu ya da düşünceden kurtulmaya çalışacak, bununla baş etmek için birtakım yöntemler bulacaktır. Her sıkıldığında aşırı yiyecek tüketebilir, alkol alımı artabilir ya da gün boyu bir kanepenin üzerinde öylece uzanıp kalabilir. Kısa bir süre olsa da rahatlama hisseden kişiler, acı ve sıkıntı hissinin katlanarak devam etmesiyle çaresizlik hissetmeye başlar. Yine bu histen kurtulmak için mevcut yöntemleri kullanmaya devam eder. Tüm bu döngü kişinin yaşantısını işgal eder ve işlevselliğini bozar. İşlevselliği bozulan kişi, özel hayatında, iş hayatında, sosyal ilişkilerinde vb. süreçlerde sorunlar yaşamaya başlar. Genelde, “ben çok acılar gördüm, benim yaşadıklarımı siz yaşasaydınız, aynısını başka biri yaşasa şimdi çoktan ölmüştü” vb. cümlelerle yaşadığı sıkıntıları yalnızca kendisinin yaşadığını ve “şansız”  olduğunu zanneden bu kişiler, hayatın acımasızlığından dem vurmaya başlarlar. Aslolan, yaşadıklarımızdan çok, onlara verdiğimiz tepkilerin ve olaylarla baş etme yöntemlerimizin hayatın yönünü belirlediğidir. Öncelikle, kişinin bu döngülerinin farkında olması, sağlıksız baş etme yöntemlerini görüp terk etmesi ve farklı yöntemlerle yaşam doyumunun yükselmesi amaçlanmaktadır. Tam da bu noktada ilk olarak, herkesin hayatında belli dönemlerde acı ve sıkıntı yaşayabileceğini bilerek, daimî bir mutluluk algısının kırılması sonrasında bu acıya hayatında yer açarak, birlikte yaşayabilmeyi öğrenmesi gerekmektedir. Elbette, bunu yapabilmek, söylemekten çok daha zor olacaktır. Ancak, beynimiz, bunun olmasına imkân verecek şekilde esneyebilmekte, yeni nöral bağlantılarla, farklı stratejiler geliştirmemize olanak tanımaktadır. Acı, üzüntü ve sıkıntı hissi veren tüm olaylar nöronlar arasında yeni bir bağlantı oluşması; bu sayede yaşam doyumumuzun artması açısından bir ateşleyici görevi görmektedir. Yanısıra, bu düşünce ve duyguları bastırmak ve unutmak için kullanılan tüm yöntemler ise; antidepresanlar, sağlıksız yeme davranışı, alkol alımı vb. yangın söndürücülerdir. Kısa bir süre için bizi yatıştırıyor olsa da, bizi farketmeden bir döngünün içine alması kaçınılmazdır.

Ziyaretçi Yorumları

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Daha Fazla Bilgi ve Randevu Almak İçin Beni Arayabilirsiniz: